İçinde bulunduğumuz ramazan ayının ilk günlerinde Fenerbahçeli futbolseverler önce oruçlarını açtı sonra da Fenerbahçe’nin Kadıköy’de gollü ve heyecan dolu iftar yemeğini bekledi.
Fakat Fenerbahçe binlerce taraftarına tatsız bir çeyrek final armağan etti.
Geçtiğimiz hafta Brüksel’de şahane bir galibiyet alan Fenerbahçe ile dün akşamki Fenerbahçe arasında siyahla beyaz kadar fark vardı.
Her ne kadar deplasmanda alınan 3-0’lık galibiyete güvenilse de Union Saint-Gilloise ilk golü biraz daha erken bulabilse, güzel biten gece kâbusla sonuçlanabilirdi.
Özellikle Djiku ve Osterwolde’nin defansta önemli müdahaleleri zaten turu iç sahada bırakan rakibin bir mucize ihtimalini zorlaştırdı.
İsmail Kartal ve öğrencilerinin hafta sonu oynanacak olan Trabzonspor maçını bu maçın üzerinde gördükleri aşikârdı. Bu konuda çok da haksız sayılmazlar.
Çift maçlı eliminasyon müsabakalarında ilk maç sonucuna göre taktiksel aksiyonlar alınabilir. Buraya kadar sorun yok. Ama asıl sorun bazı taşların hala yerine oturamaması.
85 dakika Fenerbahçe’nin kaleye isabetli şut atamaması pek kabul edilemez.
Hafta sonu oynanacak Trabzonspor karşılaşmasında bu kadronun yarısının sahada olmayacağını düşünüyorum.
Fenerbahçe, pazar günü dünden daha efektif bir futbol ortaya koyacaktır.
Fakat olası bir ters gidişte hep bahsettiğim stres Fenerbahçe’nin başına iş açabilir.
Bunu dün Union Saint-Gilloise golü attıktan sonra hep beraber gördük.
Fenerbahçe yine stresin esiri oldu.
İsmail Kartal bu stresi yönetemiyor.
Çünkü vücut diline baktığımızda saha kenarında kendi de stresli.
Maç eksiği olan Ryan Kent’in ilk 11’de başlamasını teknik direktör tercihi olarak görebilirim fakat 75 dakika sahada etkisiz kalmasına, hatta daha ileri gideyim, Fenerbahçe ataklarını rakip oyuncular kadar kesmesine kenarda sessiz kalınmasını kabul edemem.
Bu futbol cinayetidir. Tribündeki ve televizyon başındaki seyirciler de bu konudaki serzenişlerinde haksız sayılmazlar.
75. dakikada oyuna giren Mert Hakan Yandaş’ın 15 dakika sahada kalabilmesi ve sonrasında oyundan çıkması ayrı bir soru işareti.
Şu an hali hazırda Becao, Bonucci, Çağlar ve King’in sakat olması da Fenerbahçe’nin antrenman metotları ve sağlık ekibiyle alakalı endişeleri kuvvetlendiriyor.
Fenerbahçe’nin sezon başından beri devamlı 4-5 futbolcusu sakat. Bu 3 kulvarda yarışan takımlar için pek kabul edilebilir değil.
Hal böyle olunca saha içerisindeki düşük vites futbol tribünleri de etkiledi.
Tatsız tuzsuz bir ambiyans vardı tribünlerde.
En az yedek kulübelerindeki futbolcular kadar seyirci de maça giremedi.
Fenerbahçe’nin çeyrek final zaferi ekşimtırak bir hal aldı.
Aslında aynı oyuncuların deplasman performansları çok daha iyi.
Fenerbahçe’ye bu yıl iç saha pek yaramıyor gibi.
Yine de uzun bir aradan sonra bir Türk takımının Avrupa’da çeyrek final biletini kapması güzel.
Avrupa heyecanını Nisan ayına taşıması ülkemiz adına keyif verici.
Şampiyonlar Ligi, Avrupa Ligi ve Konferans Ligi’nde çeyrek finale kalmayı başaran ilk Türk takımı olan Fenerbahçe’yi kutlarım.
Artık kupayı ülkemize getirmeleri için sadece 5 maç kaldı.
Fenerbahçe'nin UEFA Avrupa Konferans Ligi çeyrek final maçında da Olympiakos engelini rahat geçeceğini düşünüyorum.
İçimden bir his final için Atina biletini şimdiden al Görkem diyor.