Nuri Bilge Ceylan’ın “Kuru Otlar Üstüne” filmindeki bir replikte bahsedilen “umut etmenin yorgunluğu” Bursaspor’u sevenlerin son yıllarda yaşadığı duygunun tam olarak karşılığı sanki…

Ali Ay’ın başkan olmasıyla birlikte öncelikle ekonomik, sonra sportif ve en sonunda da idari anlamda çöküşe geçen Bursaspor; çok hızlı bir şekilde bulunduğu liglerden de düşerek taraftarına, sevenlerine ve tüm sporseverlere şaşkınlık ve üzüntü veriyor.

Hafta sonu içeride oynadığımız maçın hakem rezaletini mi yazayım yoksa ilk yarıda maçı bitirecek bir sürü pozisyonla birlikte iki farklı öne geçtiğimiz bir maçı ucu ucuna bir puanla kapattığımızı mı yazayım bilemedim ama hepimiz biliyoruz ki Bursaspor’un derdi şu anda galibiyet ya da puanlar kesinlikle değil …

Futbol tarihinde devrim yapan bir kulübün sadece 14 yılda yaşadıkları hiç normal olmadığı gibi belki de bir araştırma konusu.

Yazının başında dediğim gibi biz Bursaspor’la ilgili umut etmekten yorulduk.

Transfer tahtası açılacak mı, iyi bir yönetim gelecek mi, borçlar azar azar da olsa ödenecek mi, tribün grupları bir araya gelebilecek mi vs. hep umut ettik ama maalesef yıllardır neyin olmaması gerekiyorsa onlar başımıza geldi.

Şimdi devre arası ile daha öncekilere nispeten daha dürüst ve güvenilebilir insanlardan oluşan bir yönetim kurulu var. Ancak Bursaspor için bunlar kesinlikle yeterli kriterler değil.

Yaklaşık 1,5 milyarın üzerinde ve çoğunluğu günü gelmiş borç ile acil olarak transfer tahtasını açmak için 200 milyon civarı paraya ihtiyaç var.

Üstelik paranın bulunup sıkıntıların geçici olarak da çözülmesi halinde bile sportif anlamda başarının garantisi kesinlikle yok bunu alt liglerde yüksek bütçelerle takım oluşturup hedefi oynayan ama başaramayan takımlardan fazlasıyla biliyoruz.

Bursaspor nasıl kurtulur herkese göre büyük bir muamma. İşi bildiğini düşünenler bir an önce kulübe uygun bir şirketleşme modeliyle ayağa kalkabileceğimizi düşünürken bir grup yerel yönetimlerin, belediyelerin ve devletin yardımıyla ayağa kalkabileceğimizi düşünüyor, zaten bunların dışında da herkesin ortak fikri amatöre kadar gideriz oradan da bir şekilde küllerimizden doğarak tekrar yukarıya doğru çıkarız yönünde…

Oynadığımız Serik maçının hemen öncesinde 100. Yıl Atatürk Stadyumunun bulunduğu Hayran Caddesi üzerindeki binlerce Bursasporlu taraftarın stadyuma akın akın gelişi, bilet gişesindeki yoğun kalabalık ve stadyum içerisindeki maç başlarken pozitif enerjinin hepimize iyi geldiğini düşündük. Ancak Süper Lig’den düştüğümüz günden beri yakamızı bırakmayan hakemler hala başımıza cellat kesilip alakasız pozisyonlarda verdikleri kararlarla adeta düşene tekme atmaya devam ediyorlar.

VAR uygulamasının saçma sapan uygulandığı ve neredeyse sezonun aleyhinde en çok hata yapılan takımı olan Bursaspor’umuz aynı yıl küme düşmüştü.

O zamanki adıyla TFF 1. ligde VAR henüz devreye girmediği dönemde yenilenen haklarımız arşa ve ayyuka çıkmışken düştüğümüz ikinci ligde de isimsiz, yeteneksiz ve hakemlikle alakası olmayan bu vicdansızların da hedefinde Bursaspor olmaya devam ediyor.

Elbette bir maç içindeki hakem hatalarının karşılığı olarak ligde buralarda değiliz ancak oldukça gençlerden oluşan takımın, hatalı kararlarla birlikte maç içinde ciddi anlık düşüş gösterdiği ve motivasyon kaybettiği de gözle görülebilir düzeyde fark ediliyor.

Federasyonda eskisi gibi sözümüzün geçmemesi (eskiden de etkili değildik ancak bu kadar da pasif değildik) lobimizin bulunmaması ve sevmeyenlerimizin hatta nefret edenlerimizin sevenlerden çok daha fazla olması nedeniyle de aleyhimize yapılan hataları sosyal medya üzerinden ya da yerel medya üzerinden bağırıp çağırıp serzenişlerinizi biz yapıyoruz ama yine sadece biz duyuyoruz.

Bundan sonra yapılacak tek bir iş var, mayıs ayındaki kongrede ister mevcut yönetim isterse çok daha güçlü bir şekilde oluşacak başka bir yönetimin Bursaspor’un öncelikle maddi problemlerini ve olmazsa olmaz sıkıntısı transfer tahtası açılmasını halledecek bir oluşumun mutlaka görev alması gerekiyor.

Üçüncü Lig hiçbirimizin kabul edeceği bir lig değil ancak benzer yönetim ve icatlar devam ettiği taktirde çok kısa bir zaman diliminde amatör kümede kendimizi bulacağımız hiç de sürpriz değil…

İster şirketleşme modeli ile ister uzun vadeli stratejik planlama ile ister yardımlarla gelen paralarla transfer tahtasının açılması ve hedef takımın mutlaka kurulması gerekiyor, aksi taktirde şehirde birçok kişinin dillendirdiği kulübün kapanma noktasına hızla gittiğini söylemek için kâhin olmaya gerek yok.

Biz Bursaspor’u aklımızdan da gönlümüzden de hiç bırakmadık ancak umut etmekten gerçekten yorulduk.

Artık umudumuzu 2010 yılındaki gibi şampiyonluklara, şampiyonlar ligi hayallerine, Avrupa kupaları hayallerine ve Türkiye Kupası hayallerine taşımamız gerekiyor.

Bu şehir, bu taraftar ve bu kulüp bunu fazlasıyla hak ediyor.

Bursaspor hiçbir paydaşıyla intikam almak için kurulmadı ve yıllarca liglerde şanıyla şerefiyle onuruyla mücadele ederken intikam değil başarı için mücadele etti.

O nedenle alt liglere düştükçe ülkede adını bilinmeyen takımlarla maç yaparken bunların İstanbul takımlarını tutan taraftar görünümlü Bursaspor düşmanlarıyla da muhatap oldu.

Artık bu seviyedeki takımlar bizim için rakip değil, geçerken uğradığımız ve bir daha asla yolumuzun kesişmeyeceği takımlar olsun istiyoruz ve bunu da yapılan yanlışların artık tekrarlanmayacağı bir icraat mekanizması ve doğru yapılanma ile başaracağımızı biliyoruz.

Tabi bu süreçte aynı şeyleri yaparak farklı sonuç bekleme hastalığından da kurtulmamız gerekiyor.

Bursaspor’un tekrar yukarı doğru ivme kazanması gereken bir sürece çoktan girdiğini söyleyebiliriz hatta bunun için hatta geç bile kalındığını düşünüyorum.

Artık bu şehrin insanları ve bu takıma gönül veren futbolseverler umudun yorgunluğunu değil umut etmenin güzelliğini yaşamak istiyor.

Bunu tarihimizde fazlasıyla yaşattı ve yine yaşatabilir.

Hepimiz biliyoruz ki bizim mutluluğumuz şampiyonluklarla, galibiyetlerle ve kupalarla ölçülmüyor.

Biz en üst futbol liginde bu ülkenin ayrıcalıklı ve büyütülmüş takımlarına karşı yaşadığımız zaferler ve elde ettiğimiz başarılar yakın geçmişte hala herkesin aklında.

Bugün bile sosyal medyanın tarafsız futbol hesapları Bursaspor tribünü ve takımı üzerinden etkileşim beklentisiyle sıkça paylaşım yapmasının sebebi sadece Bursaspor’un büyüklüğü ve reytingidir.

Bursaspor umuttur…

Umut etmenin Bursa’daki karşılığıdır…

Gözlerimizin içindeki mutluluğun adıdır Bursaspor…