Adeta darb-ı mesel (atasözü) gibi kültürümüzde yer alan deyişler vardır. Bizde başlıkta ABD dedik amma velakin; bilinen orijinal sırlamada doğru kelime ABD yerine PUŞT olacak.
TDK sözlüğünde bu kelime hakkında üç açıklama vardır: “Sapık erkek, sövgü sözü ve güvenilmez kalleş” üçü de ABD için uygundur.
Hikâye şöyledir. Medrese mezunu genç camide vaaz verecektir ama yanlış yaparsam korkusu vardır. Ayağına ince bir ip bağlar, ucunu da hocasına verir. Genç “Kale/dedi” kelimesini okurken cemaatten bir sakar geçerken ipe dokunur. Genç; eyvah yanlış oldu der “Kîle” diye okur tabiî ki mana değişir “ona söyle” olur. Bu sefer hocası ipi çeker, “kûle” “bunu söylüyorum” diye okur hocası tekrar çeker. Başka okuma şekli kalmadığı için genç hoca “size çok şey anlatırdım ama ipin ucu puştun elinde” demiş.
Bu dünya çok daha yaşanabilir bir dünya olur ama İpin ucu ABD’nin elinde. Cumhurbaşkanımız devamlı olarak dünya beşten büyüktür diyor.
Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler teşkilatı bir ABD projesi olarak ikinci dünya savaşından sonra 24 Ekim 1945 tarihinde ABD’de Kaliforniya’da kurulmuştur.
Sıcak savaş yerini soğuk savaşa bırakmıştır.
9 Kasım 1989 tarihinde Berlin duvarının yıkılışına kadar soğuk savaş devam etmiştir. Kapitalist blokla Sosyalist blok arasındaki savaşın galibi kapitalizm olmuştur.
Her iki blok dünyayı bölüşmüş ve sömürmüştür. Sistemlerin tarifini de en eğlenceli yapan kişi de Churchill’dir. Ona ait birkaç özlü sözü sizlere aktarmak istiyorum.
- Kapitalizmin doğal ahlaksızlığı; nimetleri adaletsiz paylaşmasıdır.
- Sosyalizmin doğal faziletiyse sefaleti eşit paylaşmasıdır.
Dünyanın en büyük örgütü olan BM’nin tanımı da aşağıdaki gibidir.
“BM; dünya barışını, güvenliğini, sosyal ilerlemeyi, yaşam standartlarını yükseltmeyi, insan haklarını desteklemeyi ve dostane ilişkileri geliştirmeyi amaçlayan bir kuruluştur. Savaşları ve barışa dönük tehditleri önlemek, ülkeler arasında dostane ilişkiler kurmak ve uluslararası ekonomik ve sosyal işbirliğini sağlamak temel amaçlarıdır. “Adalet, güvenlik, ekonomik kalkınma, sosyal eşitlik” haklarını tüm ülkelere eşit oranda sağlamak, temel amacıdır.”
Dünyada yaşananlara bakınca; yukarıdaki amaç maddesini okuyup gülmeyecek insan yoktur. BM de en güçlü organ güvenlik konseyidir. Üye ülkeler arasında güvenlik ve barışı korumakla yükümlüdür.
BM`nin diğer organları sadece tavsiye kararı alırken, BM Güvenlik Konseyi kararları, tüm üye ülkeler için bağlayıcılık taşımaktadır. Güvenlik Konseyi on beş ülkeden oluşmakta olup, bu üyelerden beşi daimi üye statüsündedir ve mutlak veto yetkisine sahiptir.
Karar alabilmesi için 9/15 oranı gereklidir. Daimî üyelerden biri aksi yönde oy Kullanırsa; karar alınamaz.
Peki; kimdir bunlar?
ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin Bütün dünyanın kaderi en fazla silah satan bu beş ülkenin kararına bağlıdır.
Bu ülkeler olaylara nasıl bakar?
Yine Winston Churchill’le cevap arayalım; Churchill, devlet politikalarını göz önünde bulundurarak, “Büyük devletlerin dostları ve düşmanları olmaz. Onların sadece çıkar ilişkileri vardır.” demiştir. Bu ülkeler için, demokrasi, insan hakları gibi kavramlar, çıkar varsa geçersizdir.
Mesela ABD her yıl Türkiye dâhil birçok ülke için rapor hazırlar kendine göre not verir. (Amacı bu raporlar sayesinde o ülkeleri hizaya getirmektir) Bu haydut zihniyet, en çok silah sattığı ülkelerden Suudi Arabistan hakkında neden rapor hazırlamaz?
Bir yerde soykırım yaşanıyor olsa da eğer bu beş ülkeden biri veto ederse; BM soykırım kararı alamaz.
(1995'te Bosnalı Sırp birlikleri, 8.373 Boşnak Müslümanı öldürmüştü. Soy kırım olarak hazırlanan tasarıyı Rusya, Sırplarla olan çıkar ilişkisi nedeniyle veto edince; soykırım kararı alınamadı.)
Beş daimi üye içinde 2 Milyara yaklaşan İslam dünyasından bir üye yoktur. Keza 1,5 Milyarlık Afrika kıtasından, 450 milyonluk Güney Amerika’dan da bir üye yoktur.
BM bugünkü haliyle, ana konularda güçlü ülkelerin sekreteryasını yapar haldedir. Diğer yaptığı işler ana konuların yanında göz boyama olarak kalır. Derinlemesine incelersek; bu sistemi kuranların yaptıklarına meşruiyet kazandıran kılıf uydurulan bir kuruluştan öteye gidemiyor.
Düşünebiliyor musunuz? BM genel sekreteri Gazze’ye sokulmuyor. Kim girmesini engelliyor? Görünüşte İsrail, gerçekte ise BM teşkilatını kuran ABD 1980 öncesi sosyalizme eleştiri için uyarlanmış bir fıkra: Sosyalist düzende sınıf farkı yoktur eşitlik vardır inancıyla Moskova’ya iltica eden batılı, bir süre sonra hastaneye gider “kulak-göz” doktoru için randevu almak ister.
Danışmadaki görevli, böyle bir uzmanlık olmadığını, ya göz doktoruna ya da kulak-burun-boğaz doktoruna gideceksin der. Batılı hiddetlenir ”bana kulak-göz doktoru lazım!” Der. “görevli sizin probleminiz nedir?” diye sorunca; batılı «duyduğum şey başka, gördüğüm şey bambaşka...” diye cevap verir. Birleşmiş Milletler teşkilatı da aynen bu durumdadır.
Bursa’da Rumeli kökenliler için genel olarak “Arnavut” isimlendirmesi yapılır, fakülteden bir arkadaşıma sormuştum o da “bize orada Türk, burada Arnavut derler” demişti. Dedesi Kosova Gilan’dan gelmiş bir arkadaş anlatmıştı “bizim Arnavut pazarda tereyağı satıyormuş, bir başka Arnavut gelmiş yağ alacak, tezgâhta bulunan yağı incelemeye başlayınca; satıcı olan “Mos e perziej ose dil cheese” (mısı pırzi se del ciz-karıştırma yoksa (altından) lor çıkar) demiş.
İngiliz başbakanlardan Teatcher “sahip olduğumuz medeniyetin üzeri sırla kaplıdır ve bu sır asla çizilmeye gelmez. Zira altından, birbirimizin yüzüne bakamayacağımız canavarlıklar, zulüm, işkence ve sömürü çıkar!” demiştir.
Bugün Gazze’de olanlar katliam değil, kusursuz bir soykırımdır. Bu soykırımda asıl sorumlu ABD yönetimidir. Katil İsrail ise sadece tetikçidir. Joe Biden denen haydut istesin saniyede Filistin’de soykırım biter.
Şair Fatih Demir’in mısraları ile bitirelim.
Kurşunlar sel olup Kudüs`e aksa,
Yıldırımlar düşse, puştları yaksa.
Düşmanın elinde Mescid-i Aksa,
Dua için sağlam eller gerekir,
Kanı yıkamaya seller gerekir!